- 5 Kas 2009
- 176
- 1
- Cinsiyetiniz nedir?
Mevsim normali üstü sıcaklığın İstanbulu kelimenin tam anlamıyla kavurduğu bir haziran günü Damla Egeli ile buluşmak üzere yollara düştüm... Msnde zaman zaman kısa süreli sohbetlerimiz olmuştu ama görüşme yapabilmek için bir türlü fırsat yaratamamıştım... Sonunda buluşmayı kararlaştırmıştık ancak işe bakın ki o gün de termometre göstergeleri 35 derece civarında dolaşıyordu...
Yoğun trafik nedeniyle yaklaşık 2 saat süren yolculuğun ardından Damla Egeliin evine vardığımda ise dışarıdaki sıcaklığın hiçbir şey olduğunu anladım... Öylesine kışkırtıcı bir çekiciliği vardı ki, onu görür görmez aklıma ister istemez, Yoksa İstanbulu teslim alan sıcaklığın kaynağı Damla Egeli mi sorusu geldi...
Hollywood yıldızlarını gölgede bırakacak bir yüz güzelliğine sahip Damla Egeli. Güzellik her ne kadar göreceli bir kavram olsa da Damla Egelii görenlerin benim bu düşüncemi paylaşacağından hiç kuşkum yok...
Şarap eşliğinde başlayan sohbetle ilk tanışıklığın heyecanını kısa sürede atlattık...
Damla Egelite ilk dikkatimi çeken, mehtap altındaki İstanbul Boğazı gibi ışıl ışıl parlayan gözleri oldu... Bakışları ise tıpkı yaz yağmuru gibi ferahlık hissettiriyor... Üstüne bir de gülümsemesi işin içine girince, dışarıya mel mel sırıtma şeklinde yansıyan huzur dolu bir ruh haline kapılmamak mümkün değil...
Yuvarlak hatlarıyla tam anlamıyla dolgun bir kadın Damla Egeli... Tabii yuvarlak hatlar deyip geçmemek lazım... İnsanı büyüleyip bu alemden koparacak kadar muhteşem yuvarlaklar bunlar... Tadına, lezzetine, kokusuna doyulmaz cinsten... Özellikle yuvarlak hatlara düşkün ve yuvarlak hatlarda farklı bir çekicilik bulan kişiler için ideal bir kadın diyebilirim...
File çoraplarıyla süslediği bacaklarını ve gözleri kamaştıran mücevher güzelliğindeki kırmızı ojeli ayaklarını gördüğüm anda ise bir kez daha derinden sarsıldım...
Ve elleri... Biçimli, düzgün ve uzun parmaklarının her teması farklı ürpertiler yaratıyor... İnsan, ayaklarının ve ellerinin her bir parmağıyla ayrı ayrı ve uzun uzun ilgilenmek için karşı konması olanaksız bir arzu duyuyor...
Dudaklarını o kadar tatlı, içten ve tutkulu kullanıyor ki, onunla kafa kafaya... şey yani dudak dudağa verip dünya öpüşme rekorunu kırma deneyimine girişesi geliyor insanın... Tabii dudaklarının ve dilinin marifeti öpüşmekle sınırlı değil... Dudak-dil iş birliğiyle, beni adeta bir şehvet tsunamisine maruz bıraktığını da eklemeliyim...
Ben de dilimden ve dudağımdan geldiğince, dudaklarının, ayaklarının ve tek tek parmaklarının hakkını vermeye çalıştım... Elbette bu, bedeninin diğer bölgelerine kayıtsız kaldığım anlamına gelmiyor... Kısa süreli özel bir masaj deneyimi bile yaşadık... Şaraba buladığım ayak parmakları ise beni en keyifli sarhoşluğun kucağına sürükledi... Şarap-ayak ikilisinin tarihsel ve kültürel yakınlığını anımsamanın tam zamanıydı... Malum, bir zamanlar üzümün şaraba dönüşme yolculuğunun ilk aşamasında ayaklar devreye girermiş... Elbette Damla Egeliin ayaklarıyla ezdiği üzümlerden yapılmış bir şarabı tercih ederdim... Ama bu mümkün olmadığı için Damla Egeliin ayaklarını şaraplayarak aynı zevki yaşamaya çalıştım... Ve tahmin edebileceğiniz gibi benim için tarif edilmeyecek kadar müthiş bir hazdı...
Doğal olmadığı gerekçesiyle oral seks için 4 yıl hapis cezası isteyen Yargıtay üyelerine inat, literatürde 69, facesitting, footjob, breastjob, handjob şeklinde anılan doğal olmayan diğer pek çok aktiviteyle fena halde kendimizden geçtik... Yargıtay üyelerinin bakış açısına göre sanırım müebbet hapis cezasını fazlasıyla hak ettik!..
Unutmadan şunu da söyleyeyim... Damla Egeliin evinin yakınında hastane olması önemli bir avantaj... Bu sayede insan bazı cüretkâr fantezilerini gönül rahatlığıyla uygulayabiliyor!..
Ayrılık zamanı geldiğinde, insanın aklını başından alan kokuya sahip
g-stringini hediye ederek beni uğurladı...
Yaşattığın doğal ve doğal olmayan bütün güzellikler için teşekkürler Damla Egeli...
Yoğun trafik nedeniyle yaklaşık 2 saat süren yolculuğun ardından Damla Egeliin evine vardığımda ise dışarıdaki sıcaklığın hiçbir şey olduğunu anladım... Öylesine kışkırtıcı bir çekiciliği vardı ki, onu görür görmez aklıma ister istemez, Yoksa İstanbulu teslim alan sıcaklığın kaynağı Damla Egeli mi sorusu geldi...
Hollywood yıldızlarını gölgede bırakacak bir yüz güzelliğine sahip Damla Egeli. Güzellik her ne kadar göreceli bir kavram olsa da Damla Egelii görenlerin benim bu düşüncemi paylaşacağından hiç kuşkum yok...
Şarap eşliğinde başlayan sohbetle ilk tanışıklığın heyecanını kısa sürede atlattık...
Damla Egelite ilk dikkatimi çeken, mehtap altındaki İstanbul Boğazı gibi ışıl ışıl parlayan gözleri oldu... Bakışları ise tıpkı yaz yağmuru gibi ferahlık hissettiriyor... Üstüne bir de gülümsemesi işin içine girince, dışarıya mel mel sırıtma şeklinde yansıyan huzur dolu bir ruh haline kapılmamak mümkün değil...
Yuvarlak hatlarıyla tam anlamıyla dolgun bir kadın Damla Egeli... Tabii yuvarlak hatlar deyip geçmemek lazım... İnsanı büyüleyip bu alemden koparacak kadar muhteşem yuvarlaklar bunlar... Tadına, lezzetine, kokusuna doyulmaz cinsten... Özellikle yuvarlak hatlara düşkün ve yuvarlak hatlarda farklı bir çekicilik bulan kişiler için ideal bir kadın diyebilirim...
File çoraplarıyla süslediği bacaklarını ve gözleri kamaştıran mücevher güzelliğindeki kırmızı ojeli ayaklarını gördüğüm anda ise bir kez daha derinden sarsıldım...
Ve elleri... Biçimli, düzgün ve uzun parmaklarının her teması farklı ürpertiler yaratıyor... İnsan, ayaklarının ve ellerinin her bir parmağıyla ayrı ayrı ve uzun uzun ilgilenmek için karşı konması olanaksız bir arzu duyuyor...
Dudaklarını o kadar tatlı, içten ve tutkulu kullanıyor ki, onunla kafa kafaya... şey yani dudak dudağa verip dünya öpüşme rekorunu kırma deneyimine girişesi geliyor insanın... Tabii dudaklarının ve dilinin marifeti öpüşmekle sınırlı değil... Dudak-dil iş birliğiyle, beni adeta bir şehvet tsunamisine maruz bıraktığını da eklemeliyim...
Ben de dilimden ve dudağımdan geldiğince, dudaklarının, ayaklarının ve tek tek parmaklarının hakkını vermeye çalıştım... Elbette bu, bedeninin diğer bölgelerine kayıtsız kaldığım anlamına gelmiyor... Kısa süreli özel bir masaj deneyimi bile yaşadık... Şaraba buladığım ayak parmakları ise beni en keyifli sarhoşluğun kucağına sürükledi... Şarap-ayak ikilisinin tarihsel ve kültürel yakınlığını anımsamanın tam zamanıydı... Malum, bir zamanlar üzümün şaraba dönüşme yolculuğunun ilk aşamasında ayaklar devreye girermiş... Elbette Damla Egeliin ayaklarıyla ezdiği üzümlerden yapılmış bir şarabı tercih ederdim... Ama bu mümkün olmadığı için Damla Egeliin ayaklarını şaraplayarak aynı zevki yaşamaya çalıştım... Ve tahmin edebileceğiniz gibi benim için tarif edilmeyecek kadar müthiş bir hazdı...
Doğal olmadığı gerekçesiyle oral seks için 4 yıl hapis cezası isteyen Yargıtay üyelerine inat, literatürde 69, facesitting, footjob, breastjob, handjob şeklinde anılan doğal olmayan diğer pek çok aktiviteyle fena halde kendimizden geçtik... Yargıtay üyelerinin bakış açısına göre sanırım müebbet hapis cezasını fazlasıyla hak ettik!..
Unutmadan şunu da söyleyeyim... Damla Egeliin evinin yakınında hastane olması önemli bir avantaj... Bu sayede insan bazı cüretkâr fantezilerini gönül rahatlığıyla uygulayabiliyor!..
Ayrılık zamanı geldiğinde, insanın aklını başından alan kokuya sahip
g-stringini hediye ederek beni uğurladı...
Yaşattığın doğal ve doğal olmayan bütün güzellikler için teşekkürler Damla Egeli...